Tarihi bir kurgu niteliğinde olan "Fedailerin
Kalesi Alamut" gerçek olay ve kişiler üzerine kurulmuş bir kurgu
romanıdır. Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ve Nizamülmülk'ün gençlik yılları
arkadaşlıklarına dayanan kitapta aynı dönemde yaşamış olan üç
karakterin güzel bir kurgusu yapılmıştır. Buhara'dan yola çıkan bir kervana
köle olarak satılan Halime isimli kızla başlayan "Fedailerin Kalesi Alamut", Hasan Sabbah'ın babası tarafından bir medreseye yollanmasıyla
devam ediyor. Hasan Sabbah, Melikşah'ın "Ata" diye sesleneceği
Nizamülmülk ve ünü sınırları aşacak matematikçi, gök bilimci, tıp bilimci olan
Ömer Hayyam ile o medresede tanışıyor. Üç önemli adam o medresede geleceğe dair
planlar yapıyor fakat keskin bir zekâya sahip olan Hasan Sabbah yüzünden
verilen sözlerin hiçbiri hayata geçirilemiyor. Bu yüzden Hasan Sabbah yine
keskin zekâsını devreye sokarak kendini yüceltecek planlar yapıyor ve fedailerini
toplayarak, sahte senaryolar, uyuşturucu haplar sayesinde kendi ordusunu kuruyor.
Kitabın ana konusu; Büyük Selçuklu Devleti'ni çöküşe hazırlayan
İsmaili öğretisiyle Hasan Sabbah'ın yarattığı saltanattır. Günümüzde de benzer
senaryoların çizildiği bu hikâye bin yıl önce yaşanmış ve bitmiş bir olay
değildir. İnsanoğlu yürekten inanır ve sabrederse yapamayacağı iş yoktur
felsefesiyle günümüzde de yaşanan olaylara ışık tutmaktadır.
Koridor Yayıncılık tarafından yayımlanan kitabın ilk bölümünde
kızların kalede nasıl bir hayata sahip olduklarını ve eğitimlerini okurken,
diğer bölümlerinde ise fedailerin nasıl bir hayata sahip olduklarına şahit
oluyoruz. Kaledeki genel yaşantı anlatıldıktan sonra olayların akışı değişiyor
ve Hasan Sabbah'ın hain planları ortaya çıkıyor. Kitaptaki ölümcül görevlere
gözlerini kırpmadan giden fedailerin cennet inancını hayretler içerisinde
okurken, kitap sınır komşularımızda yaşanan kıyımı da daha iyi anlamamıza
vesile oluyor. Din algısının insanların
üzerindeki tesirini bizlere kısaca özetleyen kitap not alınarak okunması
gereken bir tarihi romandır.
İyi okumalar.
Yorumlar
Yorum Gönder